Doku transglutaminaz, belirli proteinlerin çapraz bağlanmasından sorumlu olan bir enzimdir. Bu enzim, adından da anlaşılacağı üzere dokularda bulunur, ancak kan testlerinde de ölçülebilir. Doku transglutaminaz, özellikle Çölyak hastalığının teşhisinde etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Çölyak hastalığı, genetik yatkınlığı olan bireylerde, glüten adı verilen buğday, çavdar ve arpada bulunan bir proteinin alınmasıyla ortaya çıkan otoimmün bir hastalıktır. Glüten alındığında ince bağırsakta iltihaptan kaynaklanan hasar meydana gelir. Dünya genelinde her 133 kişiden birinde görülmektedir. Glüten sadece buğday, arpa ve çavdarda bulunmaz; aynı zamanda ilaçlar, dudak kremleri ve paketlenmiş ürünlerde de bulunabilir. Çölyak Hastalığının Teşhisi Bazı durumlarda Çölyak hastalığı, ağır bir cerrahi operasyon, gebelik, doğum yapma, viral enfeksiyonlar ve ciddi psikolojik durumlar sonrasında da tetiklenebilir. Çölyak hastalığının tanısı için şüphelenilen kişilerde antikor testleri yapılır. Kesin tanı ise endoskopi ile ince bağırsaktan biyopsi alınması ile konur. Çölyak hastalığının tanısında gerçekleştirilen antikor testleri sadece doku transglutaminaz antikorları ile sınırlı değildir. Taramada kullanılan kan testleri şunlardır:
Glüten tüketimi sırasında vücut otoantikor üretimine sebep olabilir. Bu durumda doku transglutaminaz üretimi artar. Bu durum, iltihabi hücrelerin etkinleşmesine, bağırsak yapısının hasar görmesine ve emilim bozukluğuna yol açar. Birçok insan Çölyak hastası olduğunu bilmeden yaşamını sürdürmektedir. Ek Bilgiler Çölyak hastalığı sadece sindirim sistemi ile sınırlı kalmaz, aynı zamanda cilt (dermatitis herpetiformis), sinir sistemi (periferik nöropati) ve diğer organ sistemlerini de etkileyebilir. Çölyak hastalığının tedavisi yaşam boyu glütensiz diyetle sağlanır. Bu diyet, semptomların düzelmesini ve bağırsakların iyileşmesini sağlar. Glütensiz diyetin yanı sıra, bazı hastalarda vitamin ve mineral eksikliklerini gidermek için takviyeler de gerekebilir. Çölyak hastalığının teşhisi ve yönetimi, multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir. Gastroenterologlar, diyetisyenler ve diğer sağlık profesyonelleri, hastaların yaşam kalitesini artırmak için birlikte çalışmalıdır. |